30 Eylül 2007 Pazar

Tatlı krizi Kapıda:D


Ben aslında pek tatlı seven birisi değilimdir. Hayatımda ağzıma şerbetli tatlılar sürmüşülüğüm yoktur. Ama yılın belirli zamanlarında tatlı krizim tutar. Yine böyle bir kriz dönemi geçirmekteyim. En son Ankara Çukurambar'da ki Liva'da dondurmalı waffle yemiş bulunmaktayım. Gerçekten güzel yapıyorlar. Bir önceki günde aynı yerde profiterol yemiştim o da hoşuma gitmişti ama tramisusu kötüydü, cheesecake mi tramizumu belli değil. Hatta üzerine kahve dökülmüş cheesecake diyebiliriz. Sanırım ben ev yapımı tramisulara çok alıştım. Nerden çıktı şimdi niye burda şunu yedim bunu yedim diye yazdım bilmiyorum ama insanın hayatında ağırlıklı olarak ne varsa onu yazmak istiyor sanırım. Benimde şuan tatlı krizi durumuma bu yazı gayet normal bence. Hem belki tavsiyemi dinleyip Liva'ya waffle yemeye giden biri güzel bir waffle yemiş olur belli mi olur...
Not: Masamdaki ve etrafdaki herkesin önünde yemeğinin fotoğrafını çekmek çokda doğal karşılanmıyor, bakın bloğum için neleri göze alıyorum:D

İşporta Bankacılığı

Kardesimin arkadaslarindan biri Turkiye nin en buyuk bankalarindan birinde kredi karti satis gorevlisi olarak ise girmisti. Gazetelerden kredi kartlarinin pazarlanmasinda yasananlari takip etmistim gecmiste ama bu kadar da trajik bir durumda oldugunu bilmiyordum. Guya bir suru kanun tasarilari hazirlandi duzenlemeler yapildi, hepsi yalanmis. Turkiye nin en buyuk bankalarindan biri olan bu banka, kardesimin arkadasina istanbul un en islek caddelerinde stand acmasini ve zabita gordugunde standi alip hemen kacmasini soylemis. Bu sacma calisma duzenine pek tabiki alisamayip 5 gunun sonunda isten ayrilmak isteyen arkadasa banka yetkilisi eger isten ayrilirsa onu mahvedecegini birdaha hic bir bankada is bulamayacagini ve 2000 ytl tazminat alacagini soylemis. Iste size Turk bankaciliginin hali, gulermisiniz aglarmisiniz size kalmis. Bu mantikla herhalde sadece Turkiye de basarili olunur. Dunya devi global firmalar bile Turkiye ye geldiginde calisma stilleri degisiyor. Hayret diyorum.

Benim Guven Endeksim

Bundan sonra bende kendime bir guven endeksi yapmaya karar verdim. Guven endeksim hemen sagda olacak bundan sonra. Her haftanin cumartesi gunu yenilenecek ve gerekceleriyle birlikte yayinlayacagim. Tamamen kendi onguru ve analizlerime gore endeksi belirleyecegim. Hangi metodolojiye gore hazirlayacagimi ise asagida anlatacagim.

Peki bu endeks benim ne isime yarayacak? Endeks gelecege yonelik endise ve umutlarimi icerecek. Eger ekonomik veya yasam kalitesi olarak yakin gelecegimizde bir azalma olacagini dusunuyorsem endeks asagi yonde hareket edecek veya artis olacagini ongoruyorsam o zamanda endekste yukari yonde bir artis olacak. Buda benim hayatimda alacagim bazi kararlari ne yonde alacagimda bana yardimci olacak.

Peki bu endeks sizin ne isinize yarayacak? Valla onu bilemeyecegim, ama benim ne isime yariyorsa isterseniz sizinde o sekilde isinize yarayabilir.

Simdi gelelim endeksi hazirlarken uygulayacagim metodolojiye. Endeksi oluşturup hesaplarken için kullandigim metodlar Michigan Üniversitesi Tüketici Güven Endeksi’nin metodlarını örnek alarak oluşturdum.(ne gergi varsa michigan universitesi metodunu kullanmanin diyebilirsiniz ama ne bileyim daha bir bilimsel olsun istedim.) Endeksim 0’dan 200’e kadar değer aralığına sahip ve Tamamen benim uydurdugum endeksin baz dönemini Eylul 2007 ve dönem endeksini 100 olarak belirledim.

Kendime her hafta yapacagim ankette su sorulari soracagim:
1-Bir yıl öncesine göre benim (ve benimle beraber olan ailemin) durumum daha mı iyi, daha mı kötü, yoksa aynı mı?
2-Geleceğe baktığımda, önümüzdeki bir yılda benim ve ailemin ekonomik açıdan daha iyi, daha kötü ya da aynı durumda olup olmayacağımiz konusunda ne düşünüyorum?
3-Bir ay öncesine göre Türkiye ekonomisinin durumuna ilişkin görüşüm nedir?
4-önümüzdeki 12 ay içinde Türkiye ekonomisi daha mı iyi, daha mı kötü olacak, yoksa aynı mı kalacak?
5-içinde bulunduğumuz dönem, televizyon, buzdolabı, mobilya gibi dayanıklı tüketim malları ile konut, ya da otomobil almak için iyi mi kötü mü?
Bu sorulara Daha iyi daha kotu ayni veya fikrim yok cevaplarindan en uygun olanini verdikten sonra kabul ettigim metodolojiye gore endeksi aciklayacagim.

Ilk endeksimiz 100 dur hepimize hayirli olsun, surekli yukselir hic dusmez insallah:)

Uyari: Bu endeks tamamen kendi yontem ve hislerime dayanilarak hazirlanacaktir, lutfen cok fazla ciddiye almayin...

28 Eylül 2007 Cuma

En Güzeli Doğalı

Ashlee Simpson burnunu yaptırmış. Hangi akıllı ona bu fikri vermiş anlamıyorum. Yada bu kararı kendi kendine almışsa onu uyaracak kimse yokmuymuş etrafında. Fazla lafa gerek yok ben fotoğrafları göstereyim kararı siz verin.

Öncesi(Sol Foto) Sonrası(Sağ Foto)




Türkiye'yi Kim Yönetiyor?

Kanal D nin A&G araştırma firmasına yaptırdığı anket sonuçlarından bazıları ezberimizi bozacak gibi. Mesela ankete katılanlara sizce Türkiye'yi kim yönetiyor sorusuna %36 sı Cumhurbaşkanı derken, sadece %16 sı başbakan diye cevaplamış. Yani Türkiye'nin %36 sı kendilerini Cumhurbaşkanının yönettiğini sanıyor. Peki şu sonuca ne demeli: Ankete katılanlara yeni Anayasa referanduma verildiğinde hangi yönde oy kullanacaksınız sorusu yöneltildiğinde %45 i evet %15 hayır ve %36 fikrim yok demiş. Burda enteresan olan şu: halkımız daha taslağı bile hazır olmayan bir anayasaya evet demiş.

Şimdi başka bir konuya değinmek istiyorum. Konya'da müftülük aile danışma ve destek merkezi kurmuş ve kocasından dayak yemiş kadınlara şu reçeteyi öneriyormuş. Bir sureden 3 adet su başında okuyacakmş ve o suyu içecekmiş işte o zaman onu kocası dövmeyecekmiş. Geçen gün tv de bir ramazan programını izlerken bir izleyici programı yapan diyanet yetkilisini arayıp miras hukuku hakkında birkaç soru sordu. Ve yetkilide islam hukukuna göre cevap verdi. Allah aşkına biri bana söylesin biz Suudi Arabistan'da mi yok İran'da mı yaşıyoruz. Her kadın programına bir ilahıyatçı abone olmuş hemen hemen hergün fetva veriyorlar. Organ vermek caiz mi şunu yapmak caiz mi bunu yapmak caiz mi. Hiç iyi görmüyorum halimizi. Dindarım diyen birçok insandan daha dinarım ama insanların dini istismar etmelerine gönlüm razı olmuyor.

Not: anketin tüm sonuçlarına kanal d nin sayfasından ulaşabilirsiniz.

24 Eylül 2007 Pazartesi

Korkunc Gercek 3

Kiz kardesim onur air firmasinda calistigi yillarda bir olayi anlatmisti. Aradan 2 yil gecti ve buna benzer enaz 20 olayi daha baska baska insanlardan duydum. Firmanin cagri merkezinde sef olarak calisan bir kadin, calisanlardan birine bagirarak onu aglatincaya kadar azarlamis. Bu sef bunu surekli yapiyormus, calisanlari asagilayip bagirarak verimlilik almayi dusunuyormus sanirim. Ya deneysel yonetim uyguluyor yada psikolojik sorunlari var kesin. Buyuk firmalarin buyuk departmanlarinda bu cok olagan birseymis. Bana garip gelen calisanlarin buna nasil katlandiklari. Ya da firmalarin baslarindaki insanlarin bu sef gibi insanlara ne ugruna katlandiklari, gercekten verimliliklerini artirabiliyorlarmiymis? Hani ekmek aslanin agzinda deyimi vardir ya o deyim yerini tamda bu zamanlarda buluyor bence. Heryerde insan kaynaklari sirketleri acilmis ve artik ise alimlari onlar yapiyorlar, onlarinda ise alimlari neye gore yaptiklarini inanin cok merak ediyorum. En onemsiz ise bile giriste 3 asamali sinav sistemi gelistirmisler. Sanki sirketlere genel mudur alacaklar, genel kultur, genel yetenek ve sayisal beceri alanlarindan yapilan yazili sinavlardan sonra birde bir takim mulakatlardan geciyorsunuz hemde bunlari en basit is icin bile yapiyorsunuz. Ise alimlar firmalara ne kadar buyuk bir yukmus ki bu isi uzerlerinden atar gibi bu insan kaynaklari firmalarina atmislar anlamis degilim. Devletimizin ise alim prosedurunden hic bahsetmeye gerek yok, o en berbati. Universitede 4 sene okuyup bir diploma almanin hic geregi yok aslinda, 3 aylik bir kursa gidip kpss sinavina girip ayni seyi hayli hayli yaparsiniz. Universite egitimi artik kpss sinavina giris kriterlerinden biri haline gelmis. Kpss den gerekecek puani alip birde gireceginiz kurumun yaptigi ayri bir sinavida kazanmaniz gerekiyor. Ne kadar guzel ki devletimiz ne zaman bir duzenleme yapsa bir suru yeni is alani ve istihdam ortaya cikiyor. Simdiki moda kpss kurslari. en ucuzu 2500 ytl den basliyor ve 3 aylik kurs paketi oluyor. Bu gece korkunc gercekler gecesi oldu sanirim, ne kadar cok negatif dusuncelerim var gibi gorunsede aslinda bu anlattiklarimdan kurtulmak cok kolay sadece biraz etrafimiza bakmamiz yeter.

Korkunc Gercek 2

Biraz dusununce hayatimda ne kadar cok korkunc gercek oldugunu anladim. Hatta korkunc gercek bolumumu acsam diye dusunmedim de degil. Bu sefer ki korkunc gercegim beni ilgilendirdigi kadar hepimizide ilgilendiriyor. Turkiyenin buyuk bir bolumu deprem riski altindayken depremle ilgili yapilan tek calisma deprem sonrasinda olusacak felaketi atlatmak icin yapilan organize. Halbuki bir insaat muhendisi olarak yapilabilecek o kadar kucuk ve sonuclari buyuk olacak sey oldugunu bilirken, gecmis yapilar uzerinde hicbir planlama yapilmadigi gibi yeni yapilarda da son derece yetersiz denetimle karsi karsiyayiz. Birinci elestirim kendi meslektaslarima olacak, mezun olur olmaz is hayatina atilip bir yandan da diplomasini yapi denetim firmalarina veren tum insaat muhendislerini kiniyorum. Onlar bu meslegin yuz karalari, 3 kurus daha fazla para kazanabilmek icin insan hayatiyla oynanmamasi gerektigini universitede ogrenemediyseler anne ve babalarindan da mi ogrenenmisler merak ediyorum. Bizim meslegimizde de hipokrat yemini gibi bir yemin olmali bence, cunku doktorlar ne kadar insan sagligiyla ilgiliyseler insaat muhendisleride o kadar hatta daha fazla ilgililer bence. Ikinci elestirim ise devletin yapi denetimi gibi bir sistemi ortaya atip sonrada onunla bir daha ilgilenmemesine. Nasil bir memleketiz hala anlamis degilim, bir iside duzgun yapabilmismiyiz merak ediyorum. Hala gozumuzun onunde nasil evler insaa ediliyor bir bilseniz. Ayrintilara inmiyorum ama sunu bilmenizde yarar var, bircogumuzun yasadigi evler mezarimiz olacak ve bununla ilgili kimsenin birsey yaptigi yok. Gelismis ulkelerde insaat muhendisleri medeniyetle birlikte anilir, medinelesmeyi sehirlesme ve yapi kulturuyle eslestirirler. En yuksek binayi yapan en gelismis kabul edilir, en duzenli sehirciligi yapmis disiplini simgeler vesaire vesaire... Carpik yapilasma olmayan sehircilik kulturumuzu tamamiyla degistirmek hic zor degil, iyi bir planlama ve dunyadaki ornekleri iyi inceleyerek cok kisa zamanda yeniden yapilanabiliriz. Bunu deprem kapimiza dayanmadan bile yapabiliriz. Deneme yanilma yontemiyle birseyleri ogrenebilecek zamanimiz kalmadi ne yazik ki. Biran once birseyler yapilmali, bunun icin yasadigimiz felaketleri unutmamali ve bizi yoneten yoneticilere de unutturmamaliyiz.

Korkunc Gercek

Blog yazmaya basladigimdan beri aklimda olan ve bir turlu kabullenmek istemedigim, hatta kabullenmeye en yakin oldugum zamanlarda bile belki birgun degisecegine inandigim ve inatla hicbir gelisim kaydetmeyen birseyi bugun tam anlamiyla kabul ediyorum. Evet ben yazamiyorum. Aklimdakileri yaziya istedigim sekilde birturlu dokemiyorum, ya yazinin ortasinda kafam dagiliyor baska baska konulara giriyorum yada yazdiklarimi yayinlamaya deger bulmayip siliyorum. Bugune kadar yazilarimi okuyan herkese tesekkurler. Bu son cumle sanki yazmayi birakcakmisim gibi oldu ama maalesef birakmiyorum. inatla devam, belki hic bir zaman yazilarim cok guzel olmayacak ama bugune dair birseylerimi gelecege tasimis ve kanit haline donusturmus olacagim. bugune kadar sabirla okumaya devam edenlerden sabirlarinin devamini diliyorum.

23 Eylül 2007 Pazar

Ucus Fobisi

Haytimda kimi zamanlarda ogrenme hastaligin kapiliyorum. Bugunlerde de boyle bir donemden geciyorum. Herseyi ogrenmek istiyorum. ayni anda 3 dil kursuna birden devam etmek istiyorum. surekli biseyler okuyorum ve bir amac ugruna degil. Oyle roman falanda degil okuduklarim hepsi salt bilgi. Beynim almaya cok acik oluyor bu donemlerde. Verimli kullanmak istiyorum boyle oldugumda ama ne zaman bu moddan cikarim onuda bilmiyorum. Bugun MTV ve HP nin duzenledigi kuresel proje yarismasina katilmaya karar verdim. Hemde iddaali bir projeyle. Proje bitsin ve basvuruyu yapayim fikri burdanda paylasacagim.

Son gunlerde cok fazla yolculuk yaptim. Hemen ucak fobimi yenmem gerekiyor buna karar verdim. Otobusle yollar bitmiyor cunku. Ucaklarla ilgili bir fikrim var. Ucaklar aerodinamik nedenlerden dolayi dis kaplama malzemesini kara kutununkiyle aynisiyla imal edilemiyor sanirim. aslinda oyle olsa ne guzel olur degil mi dusse bile hicbirsey olmazdi. Boylelikle bende rahat rahat binebilirdim ucaga. Hani diyelim bunun olmasi mumkun degil. Peki Kocaman ucakta kara kutunun yapildigi malzemeden yapilan iki uc kisilik bir kabin yapilamaz mi? benim gibi insanlar icin. Bu fikrim yapilana kadar ben ucaga binmek icin baska yontem bulmaliyim.

22 Eylül 2007 Cumartesi

Deli Sacmasi: Ermeni Soykirimi

Kendimi bildim bileli tam bir kuskucuyumdur. Tabi kuskucuyum dediysem de kuskuculugun babasi olan Pyrrhon kadar da kuskucu degilim. Oyle ki Pyrrhon la ilgili bir hikayeyi duydugumda benim kuskuculugumun onunkindan cok farkli oldugu iyice pekismis oldu. Pyrrhon bir eylemin digerinden daha akillica oldugundan emin olmamiz icin asla yeterince bilgiye sahip olmadigimizi ileri surmustu. Oykuye gore Pyrrhon gencliginde bir aksam felsefe hocasini kafasi bir cukura sikismis ve kendini kurtaramayacak bir durumda gorur. Bir sure onu izledikten sonra hocasini disari cekmenin bir yarari olmayacagini dusunmek icin yeterli neden olmadigina karar verip yoluna devam eder. Onun kadar kuskucu olmayan cevredeki insanlar hocayi kurtarirlar ve Pyrrhon u acimasizca suclarlar. Ancak hocasi kendi ogretisine sadik kalarak onu tutarliligindan dolayi kutlar. Iste ben bu olcude kuskucu olmasamda yinede kendimi bir acidan da kuskucu olarak tanimlayabiliyorum.

Bakin kuskucular birseyin dogru kabul edilebilmesi icin neyin olmasi gerektigini soyluyorlar: 1 Uzmanlar bir goruste hemfikir ise bunun tersinin dogru oldugundan emin olunamaz. 2 Uzmanlarin hemfikir olmadigi bir gorus uzman olmayanlarca kesin dogru olarak kabul edilemez. 3 Butun uzmanlar dogru olmasi icin yeterli neden bulunmadigini kabul ediyorlarsa siradan bir kimsenin karar vermekte cekingen davranmasi akillica olur.

Bu kadar sey soyledikten sonra pek tabiki nereye baglayacagimi tahmin etmeniz olasi. Yazi ermeni soykirimi iddaasiyla ilgili. Dunyada devletlerinin bu konudaki davranislari ve bizim buna vermis oldugumuz tepkiyi irdeleyecegiz. Herhangi bir neden akilci nedenlere dayaniyorsa insanlar bu nedenleri ortaya koyar ve etkilerini beklerler. Boyle durumlard bunlari atesli bir sekilde savunmazlar. sukunetle benimserler ve nedenlerini sogukkanlilikla aciklarlar. atesli bir sekilde savunulan gorusler asla iyi bir temele dayanmyan goruslerdir. Simdi birseyin dogru kabul edilmesi icin gerekli kriterler olarak siraladigimiz uc maddeye geri donelim. Ermeni soykirimi iddaasi konusunda uzmanlarin cogunlugu boyle birseyin olmadigi savunurken, bazi ulkelerin bunu goz ardi ederek atesli bir sekilde soykirimi savunmasi sizce akilci bir davranis mi? Tabiki degil. Peki bazi yazarlarimizin yaptigi gibi Turkiye' nin karsit tezini bagira cagira anlatmasi mi gerekir? Buna da tabiki hayir. Aynen suan ki yaptigi gibi sogukkanlilikla ve sukunetle ortaya koydugumuz akilci nedenlerin etkilerini beklemek.

Simdi ermeni soykirimini savunarak her firsatta gundeme getiren ve zavalli haldeki ermeniler icin aglayanlar birinci dunya savasinda ateskes sonrasinda Almanya ve Turkiye'ye yapilan ablukayi uzatmislardi. Bu abluka cok sayida cocugun olmesine neden oldugu biliniyordu, ama dusman ulkelerin nufusunun azalmasi arzulaniyordu. Kendi hatasini gormeyip sadece bizi suclayan ulkeler bir delinin davranisindan farkli bir davranis icinde degildirler. Iste tamda bu noktada Bertrand Russell in bir kitabindan bir alintiyla yaziyi noktalamak istiyorum. Butun bir ulus bir kuruntuya kapildigi zaman, savlarina karsi gelindiginde kapildiklari ofke tek bir delininkiyle aynidir, fakat o ulusun aklini basina getirecek tek sey savastir. Temennim iste bu deli ulkelerin sonunda bir savasa yolacmadan bu akil disi savlarindan vazgecmeleridir.

Trabzon'da Nerde Kalinir?


Son zamanlarda dogu karadeniz turlari cok populer oldu. Neredeyse guney illeri kadar populer olacak. Her sokakta turistler gormek pek mumkun. Hemde her memleketten insanlar, yayla turizmi kadar sehir turizmide son zamanlarda iyiden iyiye artti. Yeni belediye yonetimi bircok kentsel donusum ve resterasyonuda tamamlamak uzere.

Birde sehrin gobeginde bir otel var ki ondan bahsetmeden gecemeyecegim. Otel zorlu holdingin patronu tarafindan Trabzon halkina bir vefa borcu olarak yaptirilmis. Bu otelin adi Zorlu Grand Otel. Otelin heryerinde Selcuklu mimarisinin etkileri goruluyor. Dis cephesindeki kabartmalar ve girisindeki sutunlar selcuklu mimarisini birebir yansitiyor. Selcuklu mimarisinin en onemli unusuru olan ve hatta dunyaca unlu oteller zinciri hyatt a da ad veren hayat bolumu otelde unutulmamis. Tamda adindan anlayabilecegimiz gibi gun isigi ve suyun bulustugu yer yani hayat. Odalarin bir kismi Trabzonun iki buyuk caddesine bakarken diger odalarsa lobiye yani hayat bolumune bakiyor. Hayatin tavan kisminda bulunan cam tavan hem gun isigini iceri alirken hemde uzerindeki usta vitraylarla iceride sahane isik oyunlarin neden olabiliyor.

Trabzona gittiginizde selcuklu mimarisini birebir yansitmayi basarmis zorlu grand otelide gormeyi unutmayin bence, resimler herseyi anlatiyor sanirim.

Trabzon@

2 Eylül 2007 Pazar

Veee Tatil Bitti....

Veee geri dondum, tatil biraz kisa oldu ama bana bu yetiyor inanin. Tatilden bahsedecek pekde birseyim yok, bir onceki yazimda yazdigim gibi gercekten gunselendim ve denize, havuza girdim. Ama yinede birkac gozlemim oldu onlari daha sonra paylasmayi dusunuyorum, daha eve gireli 15 dk olmadi cunku.