25 Ağustos 2007 Cumartesi

Beni Bekle Tatil....

Herkes tatilden donerken ben daha yeni cikabiliyorum. Ama olsun bunada sukur, bunyemin inanilmaz ihtiyaci var buna. Beni tatil anlayisim deniz, kum, gunes kombinasyonun biraraya gelmesidir ki tamda bu sekilde bir tatil planladim. Gittigim yerden yazabilirmiyim bilmiyorum ama zaten yazabilsemde yazmak isteyecegimi sanmiyorum.

Gitmeden once son bir konuya degineyim istedim. Hurriyet te Enerji sen baskaninin bir konusmasini gordum. Yok efendim Turkiye de 10 milyar dolar ruzgar ve su bosa gidiyormus, bu potansiyeli kullanamiyormusuz. Bende bu tatilimi bu kullanamadigimiz enerjiyi nasil olurda kullanabiliriz bunu dusunmekle gecirmeyi dusunuyorum. Simdilik aklima gelen birkac oneriyi sizinle paylasmak istiyorum, emin olun enerji sen in baskaninin konusmasi ne kadar mantikliysa benim fikirlerimde o kadar mantikli. Ilk fikrim bosa giden ruzgar enerjisini kullanmakla ilgili. Mesela yelkenli arabalar yapabiliriz. Boylelikle hem petrolde disa bagimliligimiz azalir hemde ruzgar enerjisinin bosa gitmesi engellenmis olur. ikinci onerim ise yurtdisindan beyin gocu saglanip getirilen bilim adamlarinin suyla calisan motor yapmalari saglanmali. Bu sayede bosa akan sularinda bircogunun bosa gitmesi engellenmis olur. Daha bircok ornek verebiliriz, ben tatilde baska bircok fikir daha bulmayi dusunuyorum. Sizde bu arada bos durmayin bosa giden milli serveti degerlendirmek icin fikirler uretin. Hepinize iyi tatiller, yani bana iyi tatiller...

Not: Son birkac cumartesidir Ankara laila ya gittigimizi yazmistim bir onceki yazimda. Nasil bir bunyem varki nereye gitsem kurutuyorum, dun Ankara Laila nin kapatilip sahane adinda alkol olmayan bir eglence mekanina donustugunu duydum. E tabi ben zaten boyle olacagini biliyordum, AK parti genel merkezinin hemen arkasinda boyle bir mekanin barinacagina zaten inanmiyordum. Adamlar Turkiye de boyle bir tek mekan bile birakmamak icin ugrasirken arka bahcelerinde Lailanin olmasi garip olurdu degil mi. Tatile gidiyorum dedim bakin yine nasil konulara girdim, amaaannn bana ne bunlardan ben guneslenip bol bol denize girmeye gidiyorum artik bunlar ne kadar ilgilendirsin beni siz dusunun...

22 Ağustos 2007 Çarşamba

Trabzon Macerasinda Son ve Degnekcilere Karsi Ben

uzun zamandir yazmadigimi farkettim. bunun en buyuk nedeni hic bitmeyen bir misafir trafigine girmis olmamizdi. Sunu tekrar farketmis oldum Ankara gezilecek bir yer degil, ama tam bir yasanacak sehir. Misafirlerimi gezdirirken baya zorlandim cunku cokda enteresan yer bulamadim acikcasi. Bu gezmelerin bana kattigi en iyi sey ben Trabzondayken acilmis bircok yeni mekani kesfetmis olmam herhalde. Mesela hayatimda ilk defa gecen gun nargile ictim, hicde guzel birsey degilmis gormus oldum. Okulun bitmesiyle benimde Trabzon maceram tamamen bitmis oldu. Trabzon da hayata dair cok sey ogrendim. Bunlarida bir yazida toplamak istiyorum ama o yazi bu yazi degil. Tekrar Ankarali oldum ve alismamd cok zor olmadi. Ankarayi sevenler tam sever ayni benim gibi. Baska yerde yasayamacakmisim gibi geliyor. Hani hayvanat bahcesinde kafesteki aslanlari gorupte keske anavatanlarinda yasasalar deriz ya, bende Ankara disinda ayni oyle oluyorum. Ankaradaysa anavatanimdaymis gibi oluyorum.

Ankaraya yolu duseniniz olursa gidipte iyi yemek yiyebileceginiz iki mekandan bahsetmek istiyorum. Biri White House hani su bildigimiz beyaz saray. ismini suleyman demirelin guniz sokaktaki unlu villasinin karsisinda oldugundan aldigini dusunuyorum. Aslinda white house tek restaurant degil, menulerinden logolarina kadar herseyi birbirinden farkli 4 restauranttan olusuyor. Ben kebabcisi nar-i kebab ve italyan restauranti restoya gittigimden yalnizca onlardan bahsedebilecegim. Kebablarinin cok lezzetli oldugunu soyleyemem. Tabi antepte yedigim kebablardan sonra hicbir kebab guzel gelmesede yinede daha iyisini beklerdim. Ama nar-i kebab a giderseniz yemekten once kuru patlican dolmasini istemeyi sakin unutmayin. Restoya gelince 5 peynirli raviolisi superdi diyebilirim, ayrica iki restaurantinda atistirma menuleri guzel sadece atistirmaya bile gidilebilir. Bunlarin haricinde benim gitmedigim iki restauranti daha var onlarda deniz urunleri ve lunchbox.

Bide Fige den bahsetmek istiyorum, fige de atakulenin tam karsinda yine bir villadan restauranta donusturulmus biryer. Bahcesi aksamlari cok guzel oluyor. Burda da yine atistirma menusunu cok sevdim diyebilirim. Ben karisik bir tabak yaptiriyorum, icinde de meksika boregi, hellim peyniri, citir tavuk falan filan oluyor. Birde onericek olursam 4 peynir soslu bonfile guzel bir yemek bence. Ben hic denemedim ama kambocya mutfagindan da birkac yemek var menude. Belki siz denemek istersiniz, denerseniz yorumlara yazmayi unutmayin.

Hmm bide gece hayati var tabi, misafir olunca gece disari cikmamak olmuyor tabiki. Ben gece disari cikmayi seven birisi degilim aslinda. Tam bir ev kusuyum ama boyle ekstrem durumlarda da cikmiyor degilim. Ozellikle canli muzik yapilan yerleri oldum olasi sevmemisimdir. Disari cikacaksamda guclu bir dj in performansini tercih ederim aslinda. Salata mesa, yeni mayday cayyolu, nyx arjantin derken sonunda mekanimi buldum. Ankara Laila yaz aylarinda kapali mekanlarda hic rahat edemeyen bana tam ilac gibi geldi. Tabi eksikleride yok degil ama Ankara gibi eglenme konusunda kit bir kente fazla bile bence. Bodyguardlar mekanin icinde degilde disinda dursalar bence cok daha iyi olacak ama herhalde isletmecilerinde bir bildigi vardir herhalde. Simdilik her haftasonu ordayiz ama bu daha ne kadar devam eder bilmiyorum.

Misafirlerimden biride halam ve kuzenlerimdi. onlarla belkide 10 senedir gitmedigim Genclik parkinda ki luna parka gittim. Yillar once heveslene heveslene bindigim tum seylere simdi bakamadigimi farkettim. Yas insani ne kadar da degistiriyormus. Annem halam ve beni ulustaki haci bayram camii ne ve ordaki turbeye goturdu. Ordanda haci bayramin da hocasi olan gul baba nin turbesine goturdu. Ankaranin gobeginde valiligin hemen yani basindaki insanlarin yasam tarzlarini gorunce cok sasirdim. Devletimiz hemen yani basindaki insanlarina sahip cikamiyorsa tum ulke sahipsiz kalmis diye dusunmeden edemedim. inanilmaz bir sefalet soz konusu, cok uzuldum. uzuldugum tek sey de bu olmadi, genclik parkinin halinede cok uzuldum. Suan kapali durumda ve yenileme calismalarida mahkeme karariyla durdurulmus, kaldirim taslarinin bile tamami sokuk. Yani Ankara da sadece su sorunu yok.

Birde Ankara da neden hic otopark yok bir bilen varsa bana da soylesin lutfen. Birkac yerdeki cok katli otoparklar haric nerdeyse tum onemli yerlede otopark yok. Guzel mekanlar ya bahceli 7. cadde de yada tunali hilmi bestekar sokakta. Ama ne 7. cadde de ne de bestekar sokakta bir tek otopark yok. Neyse ki 7. cadde de sokak aralarinda park edilebilecek yer var ama bestekar sokakta o da yok. Her sokak basini bir degnekci tutmus, devletin yolunu parsellemis kiraliyor. Dunyada en nefret ettigim sey insanlarin haketmedigi parayi talep etmeleridir. Sen kalkipta bunu degnekciye soylediginde ise tamam abi sen birak arabayi ama dondugunde arabayi saglam bulamazsan bize kizma gibi sacma sapan bir cevap aliyorsun. Belediye yolarina sahip ciksada bundan bir para kazanilacaksa belediye para kazansa ne olur? Parkedilmez levhasi olan her yol basinda 3 trafik polisi beklerken ayni levhadan 20 m de bir olan bestekar sokakta neden bir tek trafik polisi bile goremedigimi de biri bana anlatirsa cok sevinecegim. Bu degnekcilerin yaptiklarina belki birileri ekmek parasi kazanmak diyebilir ama ben eskyalik diyorum. Sanirim yaziyi cok uzattim, devamini baska bir yazida anlatayim simdilik bu kadar. Bu arada blogu ihmal ettim ama sadece yazmayi ihmal ettim, takip ettigim tum bloglari bu aradada takip etmeye devam ettim.