1- Küresel ısınma gerçekleşmiyor dememekteyiz, ama bu bazı şeylere kuşkuyla bakmayacağımız anlamına gelmez. Küresel ısınma yoktur demiyoruz ama varlığınada kuşkuyla bakıyoruz. Bu kuşkularımızı biraz sonra grafiklerle anlatacağım.
2- Küresel ısınma varsa bile buna insanların neden olduklarına inanmıyoruz, ama bu kesinlikle insanların doğayı katletmedikleri, doğal kaynaklarımız tahrip etmedikleri anlamına gelmez. Asıl ilgilenmemiz gereken alanlardan uzaklaşıyoruz, küresel ısınmaya fazla odaklanarak doğal kaynaklarımızı nasıl yokettiğimiz gerçeğinden uzaklaşıyoruz.
3- Küresel ısınma konusunda neden bu kadar kuşkucu olduğumuzu bu konuda çok heyecanlı olan dünyanın önde gelen bilim adamlarının bir teorisini sizinle paylaşarak anlatmak istiyorum. 2005 yılında Dennis, Katrina, Emily, Rita ve Maria isimli 5 büyük kasırga meydana geldi. Dünyanın önde gelen bilim adamlarına göre bu kasırgalara Küresel ısınmadan dolayı Meksika körfesindeki suyun ısınması neden oluyordu. Bu teorilerine göre 2006 yılı için tahminde bulunan bilim adamlarına göre 2006 yılında rekor sayıda kasırga bekleniyordu. Peki sizce 2006 yılında kaç tane kasırga oldu? Cevap veriyorum "sıfır".

Şimdi grafiğimizi inceleyelim. Grafikte gördüğümüz gibi 1920-1940 arasında ısınma ve 1940-1975 arasında soğuma ve tekrar 1975-2000 yılları arasında da ısınma yaşanmış. Bu grafiğe göre küresel ısınma olduğu ne kadar aşikar değil mi. Ama aşikar olan başka birşey ise dünya, hakkında bir kanıya varabilmek için bu kadar küçük zaman dilimlerine bakamayacağımız kadar yaşlı bir gezegen.

Şimdi ikinci bir grafiğe bakalım. Bu grafikte de dünyanın 3000 yıllık sıcaklık değişimini görüyoruz. Bakın 3000 yıl önce dünya şimdiki sıcaklığından 5 derece daha sıcakmış. Ve 3000 sene içindeki sıcaklık değişimlerini hep ani yaşamış, ani olarak sıcaklık artmış ve ani olarak sıcaklık azalmış. Dünya hakkında 60 yıla bakıp karar vermeyeceğimizi düşündüğümüze göre 3000 yıla bakıpta karar vermemiz yanlış olur.
Gelin daha da geçmişe gidip dünyanın 400000 senelik sıcaklık geçmişine göz atalım. Bu grafikte görüldüğü gibi dünya 100000 senede bir 5 derecelik bir sıcaklık artışına maruz kalıp hemen akabinde de ani bir soğumayla uzun süreli buzul çağına girmiş. Yani biz küresel ısınmadan söz ediyorsak, asıl korkmamız gereken küresel soğumadır bunu unutmamalıyız.O kadar anlattık şimdi bir sonuca varalım.
1- Küresel ısınmanın varlığı kuşkuludur. Ama kuşkuludur diyerek bir kenara itmek yanlış olur.
2- Küresel ısınmanın dünyanın kendine özgü bir süreci olduğu ortadadır, bunu engeleyemediğimize göre bunu nasıl atlatırız buna kafa yormalıyız.
3- Küresel soğumaya da en az küresel ısınma kadar önem vermeliyiz, çünkü olası bir küresel ısınmanın hemen akabinde dünyayı bir küresel soğuma beklemektedir.
4- Küresel ısınma adı altında yapılacak enerji tasarrufu projelerine kesinlikle destek veriyorum ama bunu rant kapısı olarak kullanmak isteyenlere kesinlikle karşıyım.
Bu yazıdan sonra blog olarak küresel ısınmaya bakış açımız daha anlaşılır hale gelmiştir diye umuyorum.
Küresel ısınmaya insanların neden olduğu tamamen yalan, daha önceki yazılarımızda küresel ısınmanın yüzbin yılda bir dünyanın başına geldiğinden bahsetmiştik. Şimdi o yazıdaki grafiklerden birini tekrar size göstermek istiyorum. Grafikte görüldüğü gibi bundan yüzbin sene önce de, iki yüzbin sene önce de küresel ısınma gerçekleşmiş ve ardından buz çağına girilmiş. Merak ettiğim o zamanlarda da arabalardan çıkan karbondioksit gazlarımı vardı, yada o devirlerde de kyoto anlaşması gibi anlaşmalar imzalanmış mı? Tabi ki hayır, peki insanoğlu o zaman ne yapmış? Doğanın önünde durmak ahmaklık, bu küresel ısınma gerçekleşecek ve sonrasında da buzul çağı kaçınılmaz. Bizim yapmamız gereken bu gerçeğe en doğru biçimde hazırlanmak. Gerçekçi ve bilimsel hazırlıklar yapmak. Dolandırıcı ve sahtekarlara fırsat vermemek. 


Yılmaz'dı ve evi kendisi inşaa etmişti. Sohbetimiz ilerledikçe evden daha ilginç şeyler dikkatimizi çekmeye başladı. İlk defa gördüğüm kamelyalar, bar tabureleri, sandalyeler vesaire vesaire... Cevat Bey yıllarca İstanbul'da Amerikan şirketlerinde elektrik mühendisi olarak çalıştıktan sonra emekli olup memleketinde bu evi yapmaya vermişti kendini. Çokta güzel yapmış yoksa biz bu kadar güzel bir yapıyı göremeyecektik.
Gitmeyenleriniz için şiddetle tavsiye ediyorum, Trabzon-Erzurum karayolunun 21. kilometresinde Maçka yol ayrımından sonra 15 kilometre daha gidip Sümela Manastırı'na ulaşıyorsunuz. Sümela Manastırı ayrıca bir milli parkımızın içinde, yani hem tarih hem yıllara meydan okuyan harika bir yapı ve doğa içiçe. Bu kadar Sümela dedik biraz bahsedelim isterseniz. Yaygın inanca göre, Karadenizli Hristiyan Rumlar Mela dağındaki mucizevi