sessiz sakin ama işinde iyi: Mart 2009

25 Mart 2009 Çarşamba

Ben Espressomu Ayaküstü İçemeyecek miyim!!

Türkiye'ye dışarıdan gelen herşey ne orjinalinde kalabiliyor nede tam değişime uğrayabiliyor, karışık kuruşuk birşey olup çıkıyor. Bunu en son gördüğüm örnek espresso caffe. Efendim espresso nun kelime anlamı italyancada çabuk, hızlı demek. Bu adı alması sanıldığının aksine espresso caffe nin hızlı yapıldığından değil, hızlıca içilmesinden kaynaklanmakta. Gel gelelim Türkiye'de bu mümkün oluyor mu? Tabiki hayır, menüleri espresso caffe üzerine kurulu birçok kafe sizi oturmaya ve masaya servis almaya zorluyor. Örnek vermek gerekirse Gloria Jeans' Coffees bunların başında geliyor. Gayet güzel yerlerde gayet güzel mekanlar açtılar ama nedense ben espresso caffe mi ayaküstü içip gidemiyorum, illa ki bi oturma ve masaya servis zorunluluğu. İtalya'ya gidenler bilirler köşebaşı espresso caffelerinde ayaküstü espresso içilip çıkılır. Hatta bu Gloria Jeans in ABD de ki caffelerindede böyle. Ayaküstü içip gidebilmeye imkan veren bir konsept geliştirip öyle devam etmeli bence, her starbucks'ın karşısına birtane caffe açmakla olmuyor, ayrıntılara biraz daha önem vermeliler.

24 Mart 2009 Salı

Shot&Bite, Ankara

Ankara güzel bir mekan açılmışsa o kesin istanbul merkezli sadece Ankara şubesidir. Ankara'da popüler yerlerin çoğu köklü pastanelerdir. Bunlara Liva, Seda ve Serenderi örnek verebilirim. Ama son aylarda açılan bir yer varki, görme fırsatım olmasada fotoğraflrından nasıl bir yer olduğunu anlamam zor olmadı. Gerçekten Ankara'ya yakışır bir marka olmaya aday bir mekan. Hiç değilse mimarisiyle aday olduğu kesin. Yer olarakta Ankara'nın yeni gözdesi Çayyolu Park caddesinde. Bu mekanın adı Shot&Bite. Ortaklarından biri benim çok sevdiğim lise öğretmenlerimden Figen Hocamın oğlu, aynı zamanda benimde arkadaşım. Ama bu ona torpil yaptığım manasına gelmesin, gerçekten çok hoş bir mimarisi var.

Shot&Bite Park cad. Alımlı PArk Vilları 3/2 (312) 241 41 85-93 Çayyolu/ANKARA

23 Mart 2009 Pazartesi

Zıkkım Lounge - Pub, Panora AVM, Ankara

İşte Ankara'ya gerçekten lazım olan bir mekan. Hemde herşeyiyle. Ben her zaman doğru şeyleri yaptığında bir mekanın başarılı olacağına inanırım, işte Zıkkım ne kadar doğru şey varsa yapmış. Başarısız olması imkansız.

Zıkkım, Panora AVM Oran, ANKARA

Bercelo Raval Hotel, Barcelona

Dünyada marka olmayı başarmış şehirlerden biri barselona, gaudi mimari olarak döktürmüş diyebiliriz. İşte barselonanın adına yakışacak bir otel.

Bercelo Raval
Rambla del Raval 17-21, 08001 Barcelona, Spain, Tel: +34 93 320 1490

22 Mart 2009 Pazar

Fırsat Maliyetine Birde Bu Açıdan Bak

Geçen gün büyük inşaat firmalarından birinde üstdüzey yönetici olan bir okul arkadaşımla sohbet ediyorduk. Sohbetin konusu malum, son ekonomik gelişmeler ve ne olacak bu ülkenin hali. Derken bir ara arkadaşımın asistanı(yani sekreteri, ne ara asistan oldu bu sekreterler hala anlamıyorum.) içeri girdi ve Cem bey ilanın taslağını size mail attım onay verirseniz insan kaynaklarına hemen göndereyim dedi. Meraklı kişiliğim nedeniyle ne ilanı bu dedim. Yeni mezun bir mühendis ve genel müdür yardımcılarından biri içinde sekreter!!, aman neyse işte asistan için hazırlanmış bir ilanmış. Bakabilirmiyim dedim, tabi bak deyip ekranı bana doğru çevirdi. Tam da tahmin ettiğim birşeyle karşılaştım, yeni mezun mühendiste beklenen ODTÜ, Boğaziçi veya İTÜ mezunu olması, ingilizceyi ve rusçayı sular seller gibi bilmesi ve 3. bir dili bilmesive yüksek lisans yapmış olması da tercih nedeni olacakmış. Sekreter için ise daha önce benzer bir işte 4 sene çalışmış ve referansı olması yeterliymiş. Sadece buraya kadar bile bana çok garip geldi, böyle mühendisi bulabiliyorsan banada gönder dedim hemen, güldü ve çok başvuru oluyor merak etme dedi. Asıl garip olan ise mühendise vereceği 900 tl ve buna karşılık sekreter için vereceği 1500 tl maaştı. Cem'in de MBA yaptığını bildiğim için fırsat maliyetinin anlatıldığı derse girmemişmiydin sen diye sordum. Ne alaka fırsat maliyetiyle şimdi dedi. Fırsat maliyeti sadece ürettiğimiz malla mı alakalı sanki dedim, o mühendisinde bir fırsat maliyeti vardı sonuçta, senin ona bu maaşı teklif etmeye hakkın yok.

"Burada konuya biraz ara verip fırsat maliyetinden bahsedeyim; Fırsat maliyeti veya görünmez maliyet birşeyi başka birşeye tercih ettiğimizde ortaya çıkan maliyetlerdir. Daha kolay anlamak için birde örnek vereyim isterseniz.

Hapishanede yaşamanın hiç bir maliyeti olmadığı halde neden daha çok insan oraya gitmek istemez? Biraz düşünelim. Hapishaneye giderseniz, başınızı sokacak bir yeriniz ve günde üç öğün yemeğiniz olur. Hatta çoğunda TV, pin pon ve spor slonu bile var. Peki neden hapishane kapılarında uzun kuyruklar olmuyor? Çünkü hapise girmenin sana görünür bir maliyeti olmayabilir ama fırsat maliyeti var. İstediğini yere gidemezsiniz."

Fırsat maliyeti neymiş anlattıktan sonra gelelim Cem'in bunun fırsat maliyetiyle ne alakası var sorusunun cevabına. Fırsat maliyeti hakkında yazdıklarımı okuyan sizler zaten çoktan anlamışsınızdır ama ben yinede anlatayım. Üniversite okumanın görünen birçok maliyetinin yanında birde okula devam ettiğiniz zaman, bir iş yerinde tam zamanlı çalışma alternatifinden vazgeçmiş olursunuz. Çalışmamak suretiyle vazgeçtiğiniz gelir, üniversiteye gitmenin önemli bir maliyetidir yani fırsat maliyeti. Üniversite mezunlarının lise mezunlarından daha fazla kazanmasının sebebi de budur. Onların okul süresince vazgeçtikleri geliri telafi etmek zorundasın.

Bunları Cem'e anlatınca haklısın aslında dedi, fırsat maliyetini okulda görmüştü ama sadece formüller ve grafik eğrileri üzerinde. Hiç böyle düşünmemiştim dedi ve 900 olan maaşı pazarlıkla 1400 tl ye kadar yükselttik. Tabi memleketimizde o kadar çok böyle vakalar var ki hepsine gidip bunu anlatma imkanım olmadığından şimdilik mühendis meslektaşlarıma bu maaşlarla işe girceklerine hiç girmesinler daha iyi diyorum. Sonunda hatalarını anlayarak maaşları gereken seviyeye çekecektir iş verenler.

20 Mart 2009 Cuma

Testa Rossa Caffèbar, Taksim, İstanbul

İtalyanların kızıl saçlısı Testa Rossa Caffebar'ın artık Türkiye'de olduğunu, Taksim Gümüşsuyu'n daki açılışına gittiğimizi önceki yazımda söylemiştim. Biraz bahsetmem gerekirse Testa Rossa espressosunu İtalya'nın Belluno bölgesindeki fırınlarında kavurup öyle servisini yapıyor. Ve bu işide 1904 yılından beri yapıyorlar. İçeri girdiğiniz andan itibaren çalan İtalyan müziği, kahve kokusu ve ortamıyla sanki İtalya'da bir kafebardaymışsınız hissine kapılıyorsunuz.

Birazda menüsünden bahsedelim; tüm kahvelerini deneme şansım olmadı fakat italyan espressosu Türkiye'de içebileceğiniz en iyisi diyebilirim. Kahve menüsü gerçekten çok zengin, bir sonraki gidişimde diğerlerinide denemeye çalışacağım. Menüde ayrıca soğuk içecekler, çikolata fondü ve aromalı çay bulmakta mümkün. Benim favorilerim ise İtalyan aperatifler. Fiyatları ise diğer kahve zincirlerine göre çok uygun.

Benim gibi İtalyan yaşam tarzını ve İtalya'yı seviyor ve güzel bir espresso iyi giderdi diyorsanız bir uğrayın derim, eminim müdavimi olacaksınız.

Not: Birde Ankara'lılara sürpriz vereyim, çok yakın bir zamanda Ankara şubeside açılıyor Testa Rossa'nın. Hatta Ankara'da ki Testa Rossa'yı bizim açmamız söz konusu.

Testa Rossa Caffèbar Taksim

Inonu cad. No. 43 Gümüşsuyu/Taksim İstanbul

Tasarım: Cem Işıldayancan

19 Mart 2009 Perşembe

Nobu, Dubai

Hayatım her zaman bir koşuşturmacanın içinde oldu. Lise hayatımda da böyleydi, üniversite hayatımda da. Bundan dolayı olduğunu düşündüğüm bir ayrıntı vardır hep hayatımda. Nedense tanıdığım insanlarla bir yerlerde tesadüfen karşılamam. İnsanlar olur olmadık yerlerde olur olmadık insanlarla karşılaşırlar. Benim başıma hiç böyle şeyler gelmez. Tabi bu kural sadece Türkiye sınıları içinde geçerli. Ne zaman Arap yarımadasındaki ülkelerden birine gitsem illaki bir arkadaşımla karşılaşırım. Bunun iki nedeni olduğunu düşünüyorum; 1.si genelde iş bağlantısı için gittiğim bu ülkelerde koşuşturma çok olmuyor, daha çok gelmişken gezeyim de mantığıyla hareket ediyorum. böylelikle etrafıma bakma şansım daha çok oluyor. 2. si ise bu ülkelerde inşaat sektörünü tamamen Türkler işgal ettiği için okul veya iş arkadaşlarımla karşılaşma şansım çok yüksek oluyor tabi. Çok garip oluyor insan tabi, öyle ir yerde öyle bir arkadaşınla karşılaşıyorsun ki kırk yıl düşünsen böyle birşeyin başına geleceğini aklına getiremezsin. Bir Arap prensinin verdiği bir kokteylde dünyanın bir ucunda okul arkadaşınla ve bir arkadaşının eski kız arkadaşıyla karşılaşacağını tahmin edebilirmisin? Güzel bir tesadüf oluyor tabi.

Birde tanıştığın insanlarla sohbet esnasında geçmişte aynı yerlerde bulunduğunu öğrenmen var. Aaa bende o gün ordaydım, bende aynı konserdeydim inanmıyorum gibi cümleler duymakta insanı ayrı keyiflendiriyor. Muhabbet gelişiyor, arkadaşlık daha da pekişiyor. Ben bloglardan da çok umutluyum, okuduğum bloggerlarla birgün biryerlerde iş yaparken veya tesadüf eseri tanışmak güzel olur diye düşünüyorum.

Dünya çok küçük hatta iş dünyası daha da küçük, neden olmasın.

Fotoğraflar Dubai Nobu' Restaurant'tan Adres

The Palm Resort, The Palm Jumeirah, Dubai, UAE, Tel: +971 4 426 2626
Tasarım: Rockwell Group

18 Mart 2009 Çarşamba

Le Bistrot Pierre, Notthingham

Le Bistrot Pierre
13-17 Milton Street, Nottingham, NG1 3EN, Tel: 0115 941 2850

17 Mart 2009 Salı

Waku Waku, Hamburg

Schauenburgerstr, 55-57, 200095 Hamburg
Tasarım: IF Group

16 Mart 2009 Pazartesi

London Cafes'

Topsy otel ve restaurantlarla ilgilenmeye başlayınca bende yaşadığım er olan london dan sevdiğim cafeleri tanıtmak istediğimi söyledim. Bana ana kriterimin mimarileri ve tasarımları olmak koşuluyla yazmamın güzel olacağını söyledi. Yani ana kriterler mimari ve tasarım haberiniz olsun. Tabi ben mimariden ne kadar anlarım o da bir muamma:))

Tea