İlki Diyatlov Geçidi; Olay 1950 lerin sonlarında ve şubat ayında gerçekleşmiş. Bizim gezi tarihimiz yaz aylarında olduğu için aynı hava koşulları yokmuş tabiki. 7 erkek 2 kızdan oluşan 9 dağcı kışın o zor koşullarında tırmanışa başlamışlar. tırmanışın başlamasından 2 hafta geçmesine rağmen varış noktasına ulaşmayan dağcıları aramaya çıkan polis ve ordu ekipleri, varış noktasının yakınlarında dağcıların kamp alanıyla karşılaşmışlar. Fakat kamp alanı tamamen thrip edilmiş bir haldeymiş. Kamp alanının çevresini aramaya başlayan ekipler yakın bir yerde iki gencin cesedine rastlamışlar, cesetlerin üzerinde sadece iç çamaşırları varmış. Biraz daha arama yapan ekipler 3 dağcının cesedine daha ulaşmışlar. Yapılan incelemede dağcıların vücut ısılarının düşmesinden kaynaklanarak öldüğü ortaya çıkmış.
Buraya kadar aslında pek garip bir şey yok. Sadece araştırmacılar geçlerin neden bu şekilde öldüğüne anlam verememişler. Ta ki olaydan 4 ay sonra karların erimeye başlamsıyla geri kalan dağcılarında cesetlerinin bulunmasına kadar. Bulunan 4 dağcıdan 3 ü şiddetli darbe sonucu ölmüş. Birinin kafatası parçalanmış 3 ünün ise göğüs kafesi parçalanmış.(Bak anlatırken bile kortum yine, niye gecenin 3 ünde yazyosam postu) Cesetlerde ki tahribatın bir araba kazasına eşdeğer bir olması gerektiğine kanaat getirmiş uzmanlar. Bide cesetlerin hiçbirine dıştan gelen bir yaralanma söz konusu değilmiş. Bide kadınlardan birinin dilinin kayıp olduğu otopsi sonucu ortaya çıkmış.(Bak tüylerim diken diken)Bide güzel bi son yazayım; Talihsiz gençlerin ölmesine neden olan esrarengiz olay neydi? O karanlık şubat gecesinde neler yaşanmıştı? Bu arada olay tamamen gerçekmiş araştırdım.
Bide Tunguska olayı var. O da ilginç bi olay ve sibirya geçiyor. Bundan 100 sene önce sibirya da gökyüzünde insanoğlunun daha önce görmediği kadar büyük bir patlama olmuş. Patlamanın şiddeti hiroşimaya atılan atom bombasından bile yüzlerce kat daha güçlüymüş. Patlamanın sesi 1000 km öteden duyulmuş. Patlamanın olduğu yerden 60 km uzaktaki insanları bile 5-6 mt uzağa fırlatan bir güce sahipmiş patlama. Patlamanın arkasından kavurucu bir rüzgâr eser. Avrupa’da 5.0 büyüklüğüne eşit bir deprem olarak algılanır, şok dalgaları İngiltere’de dahi hissedilir. Şok dalgaları yerküreyi iki kez dolaşır, dünyanın manyetik alanında değişiklikler saptanır. Olaydan sonra haftalarca kurum ve toz yağdığı anlatılır. Kafkasya’da insanlar haftalarca havadaki fosforik parıltı nedeniyle gece gazete okunabilecek kadar aydınlanırlar.
Olay yerinde yıllar sonra yapılan incelemelerde radyoaktiviteye ya da bir kratere rastlanmaz. Patlama yeryüzünden 10 km kadar yukarıda olmuştur. Patlamanın sebepleri hakkında spekülatif iddialar ileri sürülür. O sırada bir karadelik oluştuğu, ya da bir madde-antimadde çarpışması olduğu söylenir hatta bir UFO kazasıdır diyenler bile çıkar. Benim favorim bazı Rus uzmanlar’ın ürettiği teori, buna göre, dünyaya kıyameti getirecek büyüklükte bir meteor çarpmak üzereyken, dünyayı korumak isteyen ileri bir uygarlık tarafından çarpışma olmadan havada patlatılmışmış meğer. Diğer bir hoş iddia ise Nikola Tesla, keşfettiği “death ray” adlı bir silahı test ederken bu kazaya sebebiyet vermiş ve silahın yarattığı faciayı görünce silahı tekrar bulunmamak üzere yok etmiş.
Anlattığım olaylarla resimlerin hiç alakası yok tabiki, resimler ural gezisinde çekildi. Bu ural bölgesi garip olayların beşiği bir bölge. Zaten gezi boyunca bir gariplik olduğunu farketmiştim, garip garip sesler, açklanamayan olaylar falan filan. Şaka şaka gayet güzel ve keyifli bir geziydi tavsiye ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder