18 Temmuz 2007 Çarşamba

Su Problemi Kapıda!!!

Gazetelerin hergün attığı başlıklar gibi bir başlık atmak istedim. Bu tip başlıklar ne kadar komiğime de gitse herhalde bu başlıkları atanların bir bildikleri vardır. Şimdi anlatacaklarımla su problemimiz var mı yoksa suyu biz mi problem haline getirmişiz siz karar verin.

Türkiye'de yıllık ortalama yağış 610 mm dir. Buna tekabül eden su potansiyeli ise 518x1000000000 m3 tür. Bunun akışa geçen kısmı ise 214 mm'dir. Buna karşılık gelen su ise 166.8x1000000000 m3 tür. Çeşitli nedenlerden bu bu potansiyelin tamamını kullanmak imkansızdır. Ama bizim kullanabildiğimiz kısmı tam bir komedi. Biz bu su potansiyelimizin sadece 70x1000000000 m3 ünü kullanabilmekteyiz. Peki neden?

Suyu kontrol etme isteği insalık tarihiyle birlikte başlar. İlk medeniyetler ve toplulukların yerleşim alanları incelendiğinde genellikle su kenarlarına kuruldukları görülmektedir. Nil vadisi, Mısır, Mezopotamya, Elam, Asur medeniyetleri gibi Mısır'da M.Ö. 5000 yıllarında Kral Menes Menfiz civarında Nil nehri üzerinde büyük bir baraj yaptırıp sulama için kullanmıştır. Kraliçe Semiramis tarafından M.Ö. 4000 yıllarında yaptırılmış kanallar bugün hala çalışır durumdadır. M.Ö. 2200 yıllarında Hamurabi kanunları sulama kanallarının işletme ve bakım esaslarını içermektedir. G. Amerika'da yerli halk tarafından sulama tesisleri M.Ö. 1000 yıllarında yapılmıştır.

Birazdan günümüz dünyasından bahsedelim. İkinci dünya savaşından sonra bütün ülkeler bir kalkınma çabası içerisine girmiş, sermaye, kaynak, emek ve teknolojilerini biraraya getirerek üretim seviyelerini yükseltmek ve insanlarını daha rahat bir yaşama düzeyine eriştirme çabalarına girişmişlerdi. Doğal kaynaklar bir ülkenin sahip olduğu en büyük potansiyeldir. Peki biz bu kaynaklarımızın ne kadarını kullanabiliyoruz. Küresel ısınmayı kullanmayı bizim yöneticilerimizde öğrenmiş bunuda görmüş olduk. Tüm suç küresel ısınmada barajlarımız kurudu su veremiyoruz diyorlar şimdide. Yıllarca gerekli planlamayı yapmayıp yeni barajlar yapmayan yönetimlerin aslında tüm suç.

Şimdi bazı şeyler duyuyorum, Ankara'da 5 günde bir su verilebilecekmiş. Bu nasıl kabul edilebilir. Kendi yaptıkları yanlışları nasıl halktan katlanmalarını beklerler. Bunun nasıl sonuçlara yol açabileceğini kimse düşünmemiş mi. Bu salgın hastalıkların kapımızda olduğu anlamına gelir. Bu günlerde başımıza ne gelse umursamaz olmuşuz. Kendimizi tamamen seçime kaptırmışız başımıza ne gelirse gelsin umursamaz olmuşuz. Çok geç olmadan tepkimizi gösterelim.